
Hayatımın çok çalışma dönemlerinden birinde bir firmada staja başladım. Firma medya sektöründe yer almaktaydı, 4 kişilik harika bir ekibim vardı fakat benim ilk medya deneyimimdi. Her şeye oldukça yabancı olduğum bu sektörde diğer stajyer arkadaş ile yalnızca 1 gün çalışabildim ve ertesi gün tek başıma bilmediğim koca bir dünya ile başa çıkmak zorundaydım.
Denedim, haftalarca yorulmadan, hata yapmamaya çalışarak denedim. Zaman zaman dikkatsizliğimden, zaman zaman işi bilmememden zaman zaman ise var olan iş yükünden hatalar yapıyordum. Hatalarım yüzünden fazlasıyla utanç duysam da kendimi ‘insan olmak’ ile avutuyordum, avutuyordum diyorum çünkü bazen buna ben de inanmıyordum. Tüm bu hatalardan sonra küçük öneriler alıp büyük şeyler öğreniyordum.
Bana göre hayatımdaki en tutarlı kararı aldığım günden bahsetmek istiyorum biraz sizlere.
Haftada 3 gün gittiğim ve gönüllü olarak yaptığım bu stajımın ortalama 6. Haftasında ekip liderlerimin büyük bir toplantısı vardı. Hepsi yokken; yapacaklarımı oldukça karıştırıyor ve aslında çok da bilgili olmadığım için “etliye sütlüye karışmamanın” daha doğru olacağına inanıyordum. O gün de aynı şekilde davrandım ancak hala gözümün önünde gitmeyen sahne aynen şu şekilde ilerledi.
Saat 16.30 sularında herkes gergin bir şekilde ofise girdi, küçük bir atışma oldu. Ben ise kimse yokken yaptığım işlerde bazı hatalar yapmıştım, işten sorumlu liderim birincisinde olduğu yerden uyardı, ikincisinde yanına çağırdı (gözlerim doldu), üçüncüsünde ise oturduğu yerden hatamla ilgili bazı şeyler söyledi ben tam o anda içimden “Ağlamak yok Eda” diye kendimi avutsam da yaşlar çoktan gelmiş hatta akıyordu. 16.30 sularında başlayan bu seremoni işten çıkış saatim 18.00’ e ve hatta takibindeki 30 dakika kadar devam etti. Tam bu sıralarda, bana hala bana birkaç iş anlatan liderlerim “dışarıya çık” veya “tuvalete git” bile demedi; çünkü bence bazen var olan durumu görmezden gelmek çok daha kolaydır. O gün hayatımın en önemli kararlarından birini vermeliydim; “Beni böylesine ağlatan ve üzen bir stajda para gibi insanları tatmin eden bir karşılık bile yokken ayrılmalı mıydım” yoksa; “Bu zorlukla başa çıkarak hayatta daha güçlü bir insan olmaya ilk adımımı mı atmalıydım?”
Ben güçlü bir insan olmayı seçtim; çünkü bana gore o stajı o gün bıraksaydım bundan sonra karşılaşacağım tüm zorluklarda hep bırakıp kaçmayı seçecektim, asla savaşmayacaktım hep egoma yenik düşecektim.
Eğer bıraksaydım belki o gün daha mutlu bir insan olurdum ama sonradan daha yakından tanıma fırsatı bulduğum bu ekiple neredeyse hiçbir şey paylaşmamış olacaktım.
Hikayenin devamını merak ediyorsanız eğer; o günden sonra ben daha dikkatli bir insan oldum, daha özenli çalıştım. Ekibimdeki liderlerim de bana karşı daha hassas olup, yaptığım işleri daha çok takdir etmeye başladı. Okul nedeniyle 3.5 ayın sonunda ayrılmak zorunda kaldığım stajım bitiyor diye neredeyse ağlıyordum. Ve tabii en zor ekip liderime hediye almayı unutmadım, o da unutmamıştı.
Kısaca, hayatta bazen bazı şeyler yolunda gitmez. Sizler yarıda bırakıp gidebilirsiniz veya devam edersiniz. Seçimleriniz tamamen sizlere aittir, eksiği ve fazlasıyla. Eğer başarmak istiyorsanız hep savaşmayı seçin; savaşmak yaşlandırmaz aksine enerjinizi canlı tutmaya yardımcı olur.
PSs: Her şeyi not alın, istediğiniz kadar zeki olun; kesinlikle her şeyi aklınızda tutamıyorsunuz.
Töleranslarınızın sınırlarını iyi belirleyin.
Kişiliğinizi doğru lanse edin.
İş zamanında işinizi yaptığınızdan ve odaklı olduğunuzdan emin olun.
Hepinize iyi şanslar :*
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder