24 Ağustos 2015 Pazartesi

Bugünün Hesabı Yarına Kalmasın.


Günlük rutinlerimizde yediğimiz yemeğin, aldığımız kalorilerin hesabını yaptığımız kadar yaşadığımız olayların hesabını hiç düşünmüyoruz. Oysa; yaşadığımız gün’ün en temel kurallarından biri, bugünün hesabını bugün kapatıp yarın yepyeni bir gün için gözlerini açabilmektir.

Peki; biz, 21. yüzyılın modern insanları neden dünü bugüne ekleyip, yarında hepsini biriktiriyoruz?

Yıllarca gördüğümüz fen dersleri sonunda vücudumuzun hücrelerden oluştuğunu hepimiz öğrendik, peki hücreler ne işe yarar hocam, nasıl çalışır diye hiç ama hiç soramadık. Vücudumuzdaki hücreler temel etkilerinin yanı sıra beynimizdeki düşünce veya duygu durumuna göre hareket eder, bu hareket ile bir enerji açığa çıkar ve bu enerjiyi biz her zaman içimizde hissedemesek de dışarıya bizden bağımsız bir şekilde iletilir. Evrene mesaj göndermek, enerjimizi doğru kullanmak ve diğer tüm benzer terimlerin kaynağı olan enerji tam da buradan, bu tanımdan geçmektedir. Mutsuz olduğumuzda veya kötü bir olayla karşılaştığımızda beynimizdeki düşünce ve duygu yoğunluğu sebebi ile hücrelerimiz yeterince etkileşimde bulunamaz ve miskin hücrelerimizden de dışarıya gönderilecek yoğun bir enerji çıkmaz dolayısı ile istediklerimiz de genelde olmaz, geç olur veya tersi olur. Konuyla bağlantılı bir diğer örnek ise yoga, meditasyon gibi yenilenme etkisi gösterdiğine inanılan aktiviteler. Bu aktiviteler nasıl olumlu enerji etkisi gösterir? Kısa bir süreliğine de olsa beynimizi yoğun duygu ve düşünce akışından kurtardığımız için, hücrelerimiz nefes alma şansını elde eder bu nefes alma süreci sonrasında ise bir sonraki ilk olumlu harekette yoğun bir şekilde titreşir ve güçlü/yüksek bir enerji üretirler. Hobilerimiz de yine yoğun duygu ve düşünce akışından nefes alma temeline dayandığından bize yenilenme imkanı sağlar ve sonraki ilk hareketimizde yüksek bir enerjiye sahip olmuş oluruz. 

Enerji; potansiyelimizi ortaya koyar, dünya ile olan iletişimi kolaylaştırır hatta bana göre daha yaşanabilir bir dünya için olmazsa olmaz bir temeldir. Yüksek enerjiyi elde etmek; sürekli gülümsemek, kahkaha atmak demek değil, günlük olaylardaki detaylara çok fazla takılmadan olaydan çıkarılması gereken dersleri çıkarıp, o günün sonunda kapatabilmektir. Olayları nasıl kapatabilirim, ben hiç unutmam diyenlerden misiniz? -Ben de öyleydim. Ancak geçen zaman içinde hayattaki en değerli varlığın sahip olduğumuz benliklerimiz olduğunu anladığımdan beri günlük hesabımı kapatıp, ertesi güne yepyeni bir ‘ben’ ile uyanmayı öğrendim. Bazı gerçeklerle yüzleşmek acıyı azaltmaz belki ama süreci kolaylaştırır. Size zor gelen, canınızı acıtan her olayla sıcağı sıcağına yüzleşip kendi tarafınızda değerlendirmesini yaptığınızda zaman içinde bunların birleşip içinize sıkıntı olmasını engellersiniz. Bir başka açıdan ise; sorunlar ile sıcağı sıcağına yüzleşmek insana yepyeni yetkinlikler kazandırır. Örneğin bu süreçte kriz yönetiminde uzmanlaşabilir, proje yönetiminde temel olan bazı yetkinlikler kazanabilirsiniz. Enerjiyle ilgili bir diğer şey ise, alternatif tıpın da ortaya attığı ‘iyileştirme’ etkisi. Hastalıklar üzerinde etrafımıza yaydığımız enerjinin de etkisi var ve eğer bu enerjiyi doğru yönetebilirseniz; kanser başta olmak üzere diğer tüm hastalıklardan da kurtulmanızın mümkün olduğu birçok kaynakta yer almakta.

Yüksek enerji, olumlu enerji, olumlu düşünce, pozitif düşünce gibi kavramların hepsi aynı temelden gelir. İçinde bulunduğunuz yoğun akıştan kurtulduğunuzda yaşadığınız hayat ile iletişime geçme fırsatı elde edersiniz. Bu iletişim sırasında isteklerinizi dile getirdiğinizde veya keşke olsa dediğiniz her şeyin gerçekleştiğini görebilirsiniz. Bunu bilinçle yapmayan insanlar genellikle bir hedefe odaklandıklarında onu başardıkları an enerjinin farkına varırlar. Yıllar önce katıldığım bir konferansta konuşmacı okul yolunun üzerindeki Garanti Bankası’nın önünden her geçtiğinde uzun uzun bakıp orada çalışmanın nasıl bir şey olacağını düşünürmüş. Üniversiteden mezun olduğunda ise bankanın o şubesinde işe başlamış. 

Enerji içsel bir kaynaktır, bu kaynağı verimli kullanmak veya kullanmamak ise tamamen size bağlıdır. İçinizdeki enerjiyi olumlu yönde ve tam kapasite ile kullanmak istiyorsanız öncelikle günlük hayatta karşılaştığınız sorunlarla başa çıkmayı öğrenmeniz lazım; bu süreçte elbette dışarıdan farklı destekler alabilirsiniz veya kolay bir şekilde hatasız olduğunuzu düşünüp devam edebilirsiniz. Ancak yaşadığımız hayatta ‘gerçekleri görmeyecek kadar kör olmak’ bir yöntem değil ve tabii bu hayat zamanında çözmediğiniz sorunların büyüyüp dağ oluşturduğunda size yaratacağı daha büyük sorunları çözecek kadar uzun da değil.

Herkesin kendi halinde hayalleri ve yapmak istedikleri vardır hayata dair. Size ne isterseniz isteyin en temel şey yaşadığınız gün’den geçer ve eğer siz; bir gün öncesini bugüne katıp yaşıyorsanız; yarınınız için yeterince umut yoktur demektir.

---

PS: Gün nasıl değerlendirilir? Hesaplar nasıl kapatılır?

Bu konuda herkesin kendi yöntemi olacağından spesifik bir yöntem yazmam doğru olmazdı. Bu içsel yolculuğun bir parçası olduğundan kendinizi tanıdıkça bunun için bir yöntem bulacaksınız.

Geçtiğimiz aylarda bir yaşam koçu bana her gece uyumak için yatağa girdiğimde 10 dk’lık bir süreçte 3 aşamalı bir yöntem önermişti: 1. Gözlerinizi kapatıp günlük filminizi oynatmak. 2. Filmdeki karakterleri ve kendinizi düşünüp; yaşanan olayların analizini düşünceleriniz ile -veya yazarak- yapmanız ve sonra yaşananlardan ders çıkarmak 3. gülümseyerek uykuya dalmak.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder